BOŞ ZAMANLAR SOSYOLOJİ
- Ümran Atalay
- 23 Tem 2024
- 2 dakikada okunur

Boş zaman, diğer bir ismiyle serbest zaman; temel ihtiyaçlarımız, meşguliyetlerimiz dışında kalan zamandır. Boş zaman sosyolojisi ise başlangıçta genel sosyoloji içinde yer alsa da zamanla sosyolojinin bir alt dalı olmuştur. Boş zamanlar sosyolojisi insanın zamanını nasıl planlayacağı ile ilgilenir. Yani boş zaman etkinliklerine bir anlam yüklemez, değer yargısı ile bakmaz. Gündelik hayatta yaptığımız birçok faaliyet bu alana girer, örneğin; kitap okumak, spor yapmak, doğayla ilgilenmek... Ancak günümüzde bu gibi aktivitelerin yerini çoğunlukla teknoloji almış durumda. Sosyal medya bunun en belirgin örneği. Araştırmalara göre bir aktivite var ki birinci sırada yer alıyor, “televizyon izlemek” insanların çoğu boş zamanlarını televizyon izleyerek geçiriyor.
Sosyolojide boş zaman denilince akıllara önemli iki isim gelir, Max Kaplan ve Thorstein Veblen.
Kaplan Amerika’da savaş sonrası oluşan boş zamanı ele alır. Kaplan’a göre serbest zaman, psikolojik olarak keyif vericidir, kişinin kendisi karar verir, pozitif beklentiler içerir, farklı adanmışlık ve
yoğunluğa sahiptir, kişiyi geliştirir rekreasyon için olasılıklar sağlar. Kaplan’a göre serbest zamana
kişinin kendisi tarafında karar verilse de özgür iradesinin bir sonucu değildir. Çünkü etkileyici
faktörler olacaktır, zaman ve para gibi, aile, arkadaş, eş görüşleri gibi, kaynakların uygunluğu veya sosyal yükümlülükler ahlaki yükümlülükler gibi. Bir diğer isim Veblen ise serbest zaman kullanan kişileri bir sınıf olarak nitelendirmiştir. Veblen’in bu teorisi kapitalizm ve sanayi devrimine eleştiri niteliğindedir. Veblen toplumlarda sınıfsal ayrım yapar. Burada sınıfsal olarak serbest zamana sahip topluluk üretici değildir. Veblen bu ayrımı çok daha eskilere götürüp iş bölümü üzerinden düşünür. Toplumda yüksek statüye sahip olanlar mühim işlerle ilgilenir ancak daha alt statüde olanlar daha çok iş gerektiren, üretken yoğun işlerle uğraşır. Özetle Veblen sınıfsal olarak ele alır.
Boş zaman kapitalistleşme süreci ile gelişim ve değişim göstermiştir. Sanayileşme ve teknoloji insan yaşamını kolaylaştırıyor ancak bunun olumsuz sonuçlarını da göz ardı etmemek gerekir. İnsanlar boş zamanlarını aktif değerlendiriyor mu mesela? Bir hareket söz konusu mu? Toplumun en dinamik kesimi gençlik bugün ne durumda? Tüm bunların cevabı aslında ortada. Burada da önemli bir kavram kendini gösteriyor “denge” bilinçli ve dengeli bir toplumda olumsuzluklar en aza iner.
ÜMRAN ATALAY
Comments