MÜKEMMEL EBEVEYN YANILGISI
- Gülce Esra Sarkı
- 23 Şub 2024
- 2 dakikada okunur

Sosyal medyada görülen hep pozitif, güler yüzlü, asla bağırmayan ama bir o kadar da söz dinleyen, uslu çocuklar yetiştiren anne babaları gördünüz mü? Görmekle kalmayıp, o çok şık giyim kuşamlarıyla, pırıl pırıl evlerinden yayınlar açıp; mükemmel ebeveynlik hakkında önerilerini bile dinlemiş olma ihtimalimizi yabana atmayalım. Hatta biraz uygulamaya çalışıp onlardaki gibi bir sonuç alamayınca da "ben yetersiz bir anne babayım, mükemmel ebeveyn nasıl olunur?" diye internetten aratmaya bile başlamış olabiliriz. O zaman bizlere bir iyi bir de kötü haberim var. Kötüden başlamak gerekirse üzgünüm ama biz mükemmel bir anne, baba değiliz! İyi haberim ise zaten mükemmel anne, mükemmel ebeveyn, diye bir şey yoktur. Herkese her şeye yetebilen bir de üstüne psikolojisini çok iyi tutan bir insan düşünmek biraz hayal ürünü. Sosyal medyada gördüklerimiz buzdağının sadece görünen bir kısmı.
Yetersizlik hissini hayatımızın birçok evresinde yaşıyoruz. Kimi zaman eşimize ve çocuklarımıza karşı. Kimi zaman da kendimize karşı. Maalesef bize hep iyi, mükemmel olmamızı, görünmemizi lanse eden bir medya var. Bu baskı ile sürekli araştırıp, her şeye yetmeye çalışsak da eksik kaldığımızı düşünebiliyoruz. İlk anlamamız gereken her şeyi harika yapmak zorunda değiliz. Bizler insanız ve hata yapma payımız var geri dönüşü mümkün olan her şeyde. Ebeveynlik konusu da tam olarak böyle. Bunun bir stajı yok. Tecrübe ettikçe öğreniyoruz. Zaten araştırıp bilgi sahibi olma yolunda ilerliyorsak ve bunun için mücadele ediyorsak biraz akışa bırakabiliriz.
Bir gıda firması ‘Kusursuz ebeveynlik’ diye bir şey gerçekten var mı? Ve gerekli mi diye “Family Greatly” isimli bir sosyal deney yapıyor. Araştırmaya göre, ebeveynlerin %80’i kusursuz olmak için bir baskı hissediyor. Öte yandan çocukların %80’i ise kusursuz anne-babalar istemiyor; iyi ebeveynler arıyor öncelikle. Peki bu ebeveynlik nasıl olmalı? İngiliz Psikanalist Donald Winnicott’ın literatüre kazandırdığı “Good enough parenting.” Yani “Yeterince iyi ebeveynlik.” Mükemmel ya da en iyi değil, yeteri kadar iyi bir ebeveyn olarak açıklayabiliriz. Winnicott, çocuğun bütün isteklerini değil ihtiyacı kadarını karşılanması için kullanıyor bu kavramı. Çocuğun zorluklarla başa çıkması, olgunlaşması, becerilerinin gelişmesi için yaşına uygun mahrumiyetler yaşamasını gerekli görüyor. Çocuğa sınırsız destek yerine kendi ihtiyaçlarını görebilmesi için o fırsatı tanımak gerektiğini ifade ediyor. Aşırıya gitmemek, kusursuz olmaya çalışmamak ebeveyni sıradanlaştırmaz aksine normalleştirir. Ebeveynlik görevini sevgi, şefkat ve bağlılıkla yaptığımız sürece bir şekilde kendi ailemiz için doğrusunu yapıyoruz. Bu işte, bir tek doğru veya kusursuz bir yol yok. Harika olmak için de kusursuz olmak zorunda değiliz.
GÜLCE ESRA SARKI
Comments