TOPLUMUN EVLİLİĞE YÜKLEDİĞİ ANLAMLAR
- Ümran Atalay
- 21 Şub 2024
- 3 dakikada okunur

Evlilik nedir? Diye soracak olursak buna verilecek cevaplar hemen hemen aynıdır; nikah yolu ile kadın ve erkeğin eş olması, birliktelik kurması şeklinde açıklanır. Oysa temeline indiğimizde evliliğin en başta ciddi bir sorumluluk olduğunu unutmamak gerekir. Evliliğe toplum bağlamında bakacak olursak, toplumu açıklamakla işe başlayabiliriz. Toplumda da evlilik gibi ciddi bir müessesedir, toplum, belli normlar, kalıp yargılar, gelenek ve göreneklerden oluşan bir birliktelik halidir. Bu birliktelik, evlilik, aile gibi kavramları geçmişten günümüze korumuş, sahip çıkmıştır.
Toplumun normlar, kalıp yargılar, gelenek ve göreneklerden oluştuğunu söylemiştik. Biraz daha açacak olursak, örneğin “kadın evinde yemek yapar” toplumda evlilik için geçerli olan bir kalıp yargıdır ya da evlenirken düğün yapılması bir gelenektir... Buradan da gördüğümüz gibi, toplumun evliliğe yüklediği belli başlı anlamlar var. Hayatın hemen her alanında geçerli olan; çoğunluğun baskın olması durumu burada da kendini göstermekte. Çağ ne kadar farklı olursa olsun, zaman çok şeyi değiştirse de zamanın oluşmuş bir algıyı, yerleşmiş gelenek görenekleri değiştirmediği aşikar. Bunun en basit örneği; bugün bir genç kızın, annesiyle, teyzesiyle, ninesiyle aynı dönem kıyafetlerini giyindiğine rastlamak pek mümkün değilken evlenirken tıpkı annesi, teyzesi, ninesi gibi gelinlik giymesidir.
Toplumun evlilik için artıları da vardır eksileri de, günümüze kadar benimsenmiş bir birliktelik, saygı duyulmuş bir değer olarak korunması takdire şayan, sebeplerine bakacak olursak; sağlıklı bireyler için aile sağlıklı, güvenli bir ortam şüphesiz en emel ihtiyaç olacaktır bununla beraber bir kültürün korunması, varlığını sürdürmesi verilecek kaçınılmaz örneklerdendir... Toplumun evliliğe anlamlar yüklemesinin yanında evlilikten beklentileri de vardır, her ne kadar doğru olmasa da günümüzde de yeni evli çiftlere “çocuk var mı, ne zaman çocuk yapacaksınız, çocuğunuz olmuyor mu...” gibi sorular sorulması da buna verilecek en belirgin örnektir. Ya da evli birisi şuraya gidemez, evli birisi böyle davranmaz gibi yargılar, kısıtlayıcı olmakla beraber buna dahildir... Tüm bu oluşumlar evlenecek çiftleri de çoğu zaman etkiler, çiftlerin yeni bir aileyle tanışmak kendi ailesini kurmak, farklı insanlar, farklı bakış açıları ile karşı karşıya kalma gibi adaptasyon sürecinin yanında, toplumun getirdiği dayatmaların da yaklaşımlara etkisi görülür.

Oldukça ciddi bir mesele olan evliliğin çoğu zaman ilk adımlarda maddi manevi, örneğin; düğün, kına merasimleri gibi aşamalarda yıkıcı sonuçları ile daha en başta zarar görmesi de çoğunlukta ve kaçınılmaz olan durumlar arasında yer alır. Çiftlerin bu yolda kendilerini evlilik psikolojisine hazırlamaları, sorumluluk alma ve yeni bir hayat kurma adımları gibi oluşumlar ile heyecan, kaygı ve endişeleri evliliğe bakış açılarını değiştirebilir. Zaman zaman toplumun belli kalıpları yıkıcı sonuçlar doğurabilir maalesef. Yani daha en başta toplumun evliliğe yüklediği anlamlar kendisini gösterir.
Tüm bunları değiştirmek elbette mümkün değildir, yukarıda da üzerinde durduğumuz gibi zamanın bunlara etkisi olamaz ancak biliyoruz ki; zamanla yenlikler, gelişmeler kendini göstermekte. Yani günümüz insanları geçmişe oranla birçok açıdan çok daha şanslı olduğu gibi evlilik konusunda da, en başında başvurabilecekleri aile danışmanları, evlilik danışmanları var. Haliyle eskiye oranla çok daha bilinçli bir hazırlık söz konusu. Burada akıllara şöyle bir soru da gelebilir “madem öyle günümüzde boşanma oranları neden daha fazla o zaman” TÜİK verilerine göre, boşanan çiftlerin sayısı 2021 yılında 175 bin 779 iken 2022 yılında 180 bin 954 oldu. Bin nüfus başına düşen boşanma sayısını ifade eden kaba boşanma hızı 2022 yılında binde 2,13 olarak gerçekleşti. İşte tam bu evrede de toplum devreye girer. Geçmişte kadınların gözü kapalı, eğitimsiz ve çaresiz olmaları başka bir yol bulamamaları en başta yer alır, “karı koca arasında olur öyle şeyler, kır dizini otur kocanın evinde...” gibi geçmişten günümüze çokça duyduğumuz cümleler de hâli hazırda durumu izah ediyor. Yani toplumca ayıp karşılanan, normalleştirilen şeyler sonucu, geçmişte boşanmalar çok daha azdı. Elimizdeki oranlar bizleri korkutmamalı, bilinçli düşünmeye teşvik etmeli diye düşünüyorum. Geçmişte birçok çift duygusal olarak boşanmış, ancak belli oluşumlar üzerinden dayatmalar ile sağlıklı kararlar alamamıştır. Oysa oluşumunu çok da tasvip etmemekle birlikte evlilik kadar boşanmanın da doğal bir durum olduğunu belirtmek gerekir.
Elbette bu geçimsiz, sağlıksız, son aşamadaki beraberlikler için geçerlidir neticede kimse boşanmak için evlenmez. Toplumun beklentileri ve evliliğe yüklediği anlamlar varlığını koruyacaktır. Bizler olaylara daha bilinçli bir şekilde yaklaşmalı ve günümüz imkanlarından faydalanmalıyız, her açıdan yapıcı olmalıyız; burada yapıcıdan kasıt alınması gereken en sağlıklı kararı almak adına adım atmak olacaktır. Toplumun evlilik ile ilgili yaklaşımlarını, evliliğe yüklediği anlamları genel olarak ele aldık ve zamanlara göre evlilik ile ilgili karşılaştırmalar yaptık. Olumlu/olumsuz açılardan evlilik ile ilgili birçok konuya değindik. Son olarak ise bizlere ilkokuldan itibaren öğretilen, toplumun temel yapı taşı ailedir görüşüne, ve toplumun bunu koruyor olmasına dikkat çekmek isterim.
Ümran ATALAY
Toplumun evliliğe olan bakış açısının yalın anlatıldığı bir yazı… tebrik ediyorum kaleminize sağlık